Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim
ve dostlarım,
Struma gemisinin başına gelenleri yazmıştım. Struma, mülteci gemilerinin en çok bilinenidir. Fakat başkaları da var. Bu yazımda size başka bir mülteci gemisinin hikâyesini yazmaya çalışacağım.
--------------------------------------------------------------------------------------------
Yıl 1938. Almanlar Çekoslovakya’yı işgal ettiler. Yahudilerin yasa dışı yollardan Filistin'e göç etmelerini sağlayan Alliah Bet Yahudi örgütü önlerindeki günlerin çok karanlık olduğunu biliyordu. Yahudileri Filistin’e götürecek armatörler aranmaya başlandı. Yunanlı bir armatör bulundu. Mikolos. İki gemiden bahsediyordu. Birincisi Marsilya yakınlarında Sete limanında duran Parita, diğeri ise Romanya'nın Braila limanında demirlemiş bulunan Naomi Julia...
Aliyah Bet çalışmaya başladı.
Önce bir kısım mülteciler Marsilya'ya getirildiler. Pasaport ve vizeler
temin edildi. Diğer taraftan gemi yolcu taşımaya uygun bir duruma konuluyordu.
Tuvaletler, ranzalar, yataklar yapıldı. Yolculuk
için gerekli içme suyu, gıda temin edildi. Yakıt ikmali yapıldı. Marsilya'da toplanan mülteciler limandan
ayrılarak açıkta bekleyen Parita gemisine gece yarısı sandallarla gizlice
nakledildiler ve gemi hemen demir alıp yola çıktı.
Önce Romanya'nın Köstence limanına geldiler. Burada bekleyen Romanya, Belçika, Almanya, İsviçre, Lüksemburg ve Polonya'dan gelen 860 mülteciyi de alarak tekrar yola çıktılar. 6 günlük bir yolculuk planlanmıştı. Gemi, Filistin'e gelince bekleyecek, hızlı balıkçı motorları mültecileri alarak İngilizlere yakalanmadan onları karaya çıkaracaktı. Ama işler hiç yolunda gitmeyecek ve yolculuk tam 41 gün sürecekti.
--------------------------------------------------------------------------------------------
Esasında her şey yolunda gidiyordu. Planlandığı gibi 6 günün sonunda Filistin'e geldiler. Ne var ki, gelmesi gereken o hızlı balıkçı motorları ortalarda yoktu. Su, gıda tükenmişti. Kaptan yardım istedi. Fakat cevap veren olmadı. Bu durum karşısında kaptan rotayı Rodos’a çavirdi. Rodos’tan ancak su ikmali yapabildiler. Yeni Rota İzmir'di... Artık suları, yiyecekleri ve yakıtları tamamen tükenmişti. Gemide salgın hastalık ihtimaline karşı Türk yetkililer geminin limana yanaşmasına izin vermediler. Mülteciler gemiye, üzerinde "su ve ekmek" yazılı bez afişler astılar. Sonunda yolcular aralarında 500 lira toplayıp kumanya ve su alabildiler. Kaptan yola çıkma kararı aldı. Fakat gemi hareket edemeyecekti. Yolcular geminin istim borularını tahrip etmişler ve daha sonra kaptana ve mürettebata saldırmışlardı. Gemi limanda kaldı.
------------------------------------------------------------------------------------------
Mülteciler topladıkları para ile günlük kumanya alıyorlardı. Bu arada gemi kaptanına gönderilen yardım parası sayesinde eksikler temin edildi. . Çekya Yahudilerinin bir ileri geleni veya Aliyah Bet örgütünden birisi gelerek yolcuları sakinleştirdi. Sonunda bir polis motoru refakatinde gemi limandan ayrıldı. Ogün, Ulus gazetesi "serseri Yahudiler İzmir'den hareket ettiler" başlığı ile olayı duyurdu. Gemi rotayı tekrar Filistin'e çevirmişti. Hiç bir limana kabul edilmiyorlardı. 22 Ağustos 1939 günü ikinci kere Filistin'e ulaştılar. Gemide su, kumanya ve yakıt kalmamıştı. Mülteciler aç, hasta ve yorgundu. İngilizlerden korkan kaptan karaya yanaşmak istemiyordu. Fakat mülteciler arasında bulunan Siyonist Betar örgütüne ait deniz okulu mezunları geminin kaptanını ve baş mühendisini kabinlerine hapsettiler ve geminin kumandasını ele geçirdiler. Parita gece yarısı Tel-Aviv'e vardı ve Ritz otelinin önüne baştankara yapıp karaya oturdu. İngilizler derhal gemiyi kuşattılar ve mültecileri toplayarak kamplara götürdüler... Bu gemi yine şanslı idi... Kimse ölmeden Filistin'e gelmişlerdi. Bir zaman kamplarda kaldıysalar da daha sonra özgürlüklerine kavuşacaklardı.
Oysa başka mülteci gemileri, Salvador ve Mefkûre büyük bir trajedi yaşayacaktı.
Önce Romanya'nın Köstence limanına geldiler. Burada bekleyen Romanya, Belçika, Almanya, İsviçre, Lüksemburg ve Polonya'dan gelen 860 mülteciyi de alarak tekrar yola çıktılar. 6 günlük bir yolculuk planlanmıştı. Gemi, Filistin'e gelince bekleyecek, hızlı balıkçı motorları mültecileri alarak İngilizlere yakalanmadan onları karaya çıkaracaktı. Ama işler hiç yolunda gitmeyecek ve yolculuk tam 41 gün sürecekti.
--------------------------------------------------------------------------------------------
Esasında her şey yolunda gidiyordu. Planlandığı gibi 6 günün sonunda Filistin'e geldiler. Ne var ki, gelmesi gereken o hızlı balıkçı motorları ortalarda yoktu. Su, gıda tükenmişti. Kaptan yardım istedi. Fakat cevap veren olmadı. Bu durum karşısında kaptan rotayı Rodos’a çavirdi. Rodos’tan ancak su ikmali yapabildiler. Yeni Rota İzmir'di... Artık suları, yiyecekleri ve yakıtları tamamen tükenmişti. Gemide salgın hastalık ihtimaline karşı Türk yetkililer geminin limana yanaşmasına izin vermediler. Mülteciler gemiye, üzerinde "su ve ekmek" yazılı bez afişler astılar. Sonunda yolcular aralarında 500 lira toplayıp kumanya ve su alabildiler. Kaptan yola çıkma kararı aldı. Fakat gemi hareket edemeyecekti. Yolcular geminin istim borularını tahrip etmişler ve daha sonra kaptana ve mürettebata saldırmışlardı. Gemi limanda kaldı.
------------------------------------------------------------------------------------------
Mülteciler topladıkları para ile günlük kumanya alıyorlardı. Bu arada gemi kaptanına gönderilen yardım parası sayesinde eksikler temin edildi. . Çekya Yahudilerinin bir ileri geleni veya Aliyah Bet örgütünden birisi gelerek yolcuları sakinleştirdi. Sonunda bir polis motoru refakatinde gemi limandan ayrıldı. Ogün, Ulus gazetesi "serseri Yahudiler İzmir'den hareket ettiler" başlığı ile olayı duyurdu. Gemi rotayı tekrar Filistin'e çevirmişti. Hiç bir limana kabul edilmiyorlardı. 22 Ağustos 1939 günü ikinci kere Filistin'e ulaştılar. Gemide su, kumanya ve yakıt kalmamıştı. Mülteciler aç, hasta ve yorgundu. İngilizlerden korkan kaptan karaya yanaşmak istemiyordu. Fakat mülteciler arasında bulunan Siyonist Betar örgütüne ait deniz okulu mezunları geminin kaptanını ve baş mühendisini kabinlerine hapsettiler ve geminin kumandasını ele geçirdiler. Parita gece yarısı Tel-Aviv'e vardı ve Ritz otelinin önüne baştankara yapıp karaya oturdu. İngilizler derhal gemiyi kuşattılar ve mültecileri toplayarak kamplara götürdüler... Bu gemi yine şanslı idi... Kimse ölmeden Filistin'e gelmişlerdi. Bir zaman kamplarda kaldıysalar da daha sonra özgürlüklerine kavuşacaklardı.
Oysa başka mülteci gemileri, Salvador ve Mefkûre büyük bir trajedi yaşayacaktı.
Bu iki
geminin hikâyesini bundan sonraki yazılarımda anlatmaya çalışacağım...
----------------------------------------------------------------------------------------------
Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım,
Hoşça
kalın, sevgiyle kalın,
Aaron
Baruch (Ankaralı)
Kaynakça: Bilgileri
Rıfat N.Bali'nin " Parita Gemisinin Serüveni"
yazısından derledim.
Bilgilerinize...